BAKTIN KAR HAVASI, GERİ DÖN KÖROLASI!

ASLINDA 70’li yılların siyasetçilerinin edebiyatıydı “Enkaz devraldık” lâkırdısı.

Yani modası geçmiş bir deyimdir.

Biz Maraş olarak her konuda 30 yıl geriden geldiğimiz için bugünlerde sosyal medyada Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi için bu slogan kullanılır oldu.

Allah var Büyükşehir Belediye Başkanının ağzından duymadık ama bakıyoruz, kendisini destekleyenlerin koro halinde ağızlarına sakız ettikleri edebiyat, “Enkaz devraldı Hayrettin Bey” şeklinde…

Sanırsınız belediyeyi CHP’den veya MHP’den aldılar.

Kaldı ki yahu kardeşim, bu makama aday olan kişi aday olmadan önce bu belediyenin mali durumu nedir, kadro durumu nedir, bu işin altından kalkabilir miyim, kalkamaz mıyım diye araştırmadan mı aday olmuştur ki?

Rahmetli nenem bu gibi durumlarda, “Baktın kar havası, geri dön körolası…” derdi.

İCRAAT OLMAZSA, DEDİKODU DA OLMAZ!

MADEM durum çok vahim, hiçbir şey yapılamayacak durumda, aday olmayaydın be canım kardeşim.

İşin daha enteresan boyutu nedir biliyor musunuz?

Neredeyse bütün Maraş olarak başka belediyeleri örnek gösterir, “filanca belediye devlete şu kadar borçlu, filanca belediye bankalara bu kadar borçlu. Bizim beceriksizler niye bu imkânları kullanamıyor” diye serzenişte bulunurduk.

Tam da “Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” misali bir durumda başkanlarda…

Vesselam zor zenaat bu memlekette idarecilik yapmak.

Hayrettin Beye tavsiyemiz, eğer bu memleketin diline düşmek istemiyorsa tek bir icraat, proje yapmasın, rutin belediyecilik hizmetleri ile beş yılı tamamlasın.

Zira icraat olmazsa dedikodu da olmaz, eleştiri de olmaz!

ONİKİŞUBAT Belediye Başkanı Hanefi Mahçiçek’in gösterdiği performansa bakınca hemen şu beş örnek geliyor aklıma:

1- Vizyon, yaşta değil baştadır…

2- Vizyonu olan yöneticinin genç olması önemli değil, zira maraton koşturmayacağız, hizmet ürettireceğiz!

3- Ne kendisi, ne de ekibi bahane değil, iş üretiyorlar.

4- Problem değil, çözüm odaklı çalışıyorlar…

5- Dedikodularla değil, projelerle uğraşıyorlar.

MADEM enkaz edebiyatı ile başladık, küçük bir anekdotla bitirelim şu ‘‘enkaz’’ konusunu...

Geçmiş zamanda Usta gazeteci abimiz Yavuz Donat, Avrupa Konseyi'ne gidip Yunanistan'la yaka paça olan Başbakan Demirel’e sormuş.

-‘‘Başbakanım, Avrupa Konseyi nasıldı?’’

-‘‘İyiydi...’’

-‘‘Yunan milletvekili Melina Mercouri nasıldı?’’

-‘‘Bizim Melina mı?’’

-‘‘Evet Başbakanım, eski film artisti, yeni politikacı Melina Mercouri... O nasıldı?’’

-‘‘Aaaah, ahhhhh! Bizim kaderimiz bu... Hep enkazla karşılaşıyoruz...’’

YATACAK YERİ YOK:

YER SOFRASINDAKİ POLİTİKACILARIN

NORMAL zamanlarında lüks sofralarda yemek yiyen ama ara ara da belirledikleri bir alt gelirli ailenin evine gidip, yer sofrasına oturduktan sonra fotoğraf çektirip, bunu da medyaya servis eden popülizmin zirvesindeki politikacıların…

YATACAK YERİ ÇOK:

SERPİL ERŞAN KAZANCI

MEDENİ ve vicdanlı memleketlerde yerel yönetimlerin yapması gereken sokak hayvanları ile ilgili pozitif çalışmaları tek başına yürüterek bütün insanlığa adeta bir ders veren Serpil Erşan Kazancı isimli koca yürekli hanımefendinin…