BELEDİYE VE İŞADAMLARIMIZA ÇAĞRI!

BİR mübarek ayı daha karşılamaya hazırlanıyoruz. Her ne kadar çocukluğumuzda yaşadığımız o ramazanları yaşamasak da yine de bu ay ailelerin, akrabaların daha farklı ve daha sıcak kaynaşmalarına, bir araya gelerek bu ayın kutsiyeti çerçevesinde yakınlaşmasına neden oluyor.

Bu mübarek günlerde ülke olarak her zamankinden daha fazla sağduyuya ihtiyacımız var. İnşallah Allah’ın izni ve yardımıyla bu zor günleri elele vererek atlatacağız, buna inanıyorum.

Bu mübarek ay kimileri içinde reklam ve rant ayıdır.

Hatırlarsınız geçen yılları. Kimi işadamı dernekleri ramazan çadırları kurup, bu çadırların üstüne de devasa yazılarla “Fişmekan İşadamları Derneği” levhalarını koyarak yaptıkları hayrın reklamını yaptılar. Bununla da kalmayıp bir kısım basını bu çadırlara davet edip propagandalarını yaptırdılar.

Allah hayırlarından razı olsun ancak yaptıklarını cümle aleme duyurmak ve üstüne birde gazetecileri çağırıp yemek verdikleri insanların fotoğraflarını çektirip gazetelerde boy boy çıkartmak o insanları rencide etmek değil midir?

Dahası İslami jargonla bakarsak bu yaptıkları riyakârlık değilse nedir?

Oysa bu yardımlar Allah rızası için gizli yapılması gerekmez mi?

Eğer bu yardımları yapmak istiyorlarsa en iyi çözüm yolu, ayni ya da nakdi yardımlarını en emin el olarak Belediye Başkanı Mustafa Poyraz’a teslim etsinler, bu işin organizasyonunu bir devlet kuruluşu olarak orası yapsın.

Başkan Poyraz’da bu kişi ya da kurumları teşvik etmek ve onurlandırmak adına birer plaket sunsun, olsun bitsin.

Ramazan davulcusu soytarılığı

KİMİNLE konuşsam aynı şeyden şikâyet ediyor: Ramazan Davulculuğu rezaleti…

Bir kere bu bir İslami kural ya da şart falan değildir. Dahası Türkiye ve Halep’in bir bölümü dışında hiçbir İslami devletin uyguladığı bir şey de değildir. Sadece Osmanlı döneminde gelenek olmuş, bir nevi ramazan eğlencesidir.

O günlerdeki ramazan davulculuğu şimdiki gibi saçma sapan, ritimsiz, ahenksiz ve manisiz değilmiş. İnsanlar o sesi duymak için sabırsızlanırlarmış, çünkü zevk verirmiş o ses ve maniler.

Osmanlı’da Ramazan davulcusuna yüklenen misyon, ne kültürel, ne de inançsal olarak genel kabulden öte sadece ramazan eğlencesi olarak kabul gören bir gelenektir.

Şu andaki Ramazan Davulu âdeti İslami inancın değil, çağdışılığın bir göstergesi olmuş durumda. Gecenin bir vaktinde ceccelmeddi gelmiş gibi güm güm çalınan davullara birde o ses uyarısıyla harekete geçip ciyak ciyak ötmeye başlayan araç alarmları karışınca sinir krizleri geçiriliyor resmen. Amaç sadece insanları sahurda uyandırmaksa herkesin evinde saat, telefon, alarm sistemi gibi araçlar zaten var. Zira bu davullar Türkiye’nin bir çok ilinde de yasaklandı, çalanlara da Kabahatler Kanununa göre cezai işlemler yapılıyor.

İslami gelenekleri iyi bilen bir Belediye Başkanı ve Kültür konusunda da uzman olan bir Belediye Başkan Yardımcısı (C. Kabakçı) var.

Eğer Ramazan davulculuğu devam edecekse tıpkı eski geleneklere uygun olarak eğitimli davulcular olmalıdır. Bunlar davulu ritimli ve ahenkli olarak çalmalı ve o günlerdeki gibi maniler söylemelidir.

Özellikle kültür adamı misyonuyla kentin sosyal ve kültürel hayatına önemli katkılarda bulunduğuna inandığım Cevdet Kabakçı Hocama sesleniyorum!

Haksız mıyım Hocam?

İşte Ramazan Davulcusu manilerinden örnekler

Besmeleyle çıktım yola

Selâm verdim sağa sola

A benim şevketli efendim

Ramazan-ı şerifin mübarek ola.

Geze geldim, size geldim

İnci mercan dize geldim

A benim şevketli beyim

Arzuladım size geldim...

Ne uyursun ne uyursun

Bu uykudan ne bulursun

Al abdesti kıl namazı

Cennet-i âlâyı bulursun…

Ramazanın iptidası

Kuruldu Cennet binası

Bu ayda oruç tutanın

Kabul olur her duası…