"EY HANLARIN GÖNLÜMÜ SIZLATAN DUVARLARI"

İKİ gün önce Arif Güran'ı ulusal bir haber kanalında gördüm. İktidar partisine çok yakın, "itinayla mehter çalınır" liginin şampiyonunda.

Sonra, Narin cinayetinde, muhalif yayın organlarının, iktidarın "Diyarbakır'ın abi milletvekillerinden" biri ile Güran ailesinin dirsek teması veya sıkı hukuku iddiasını da yalanlayan taraf olmadı.

Bunları niye yazıyorum?

Korkularımdan.

Adaletin tecelli etmemesi korkusundan.

O haber kanalında baba Arif diyor ki;

"- Bunu kesin o (bip ... biip..) yapmıştır.  Yavrumu o öldürmüştür”

Adam  BABA (!) ya! Kiralık adama ciddi ciddi öfkesini (!) ulus huzurunda beyan ediyor.

Şimdilik ailece gerekli bedelleri ödeyip, "içerdeki canlarını özgürlüğe kavuşturma" dertlerini iyi başardılar.

Sanırım itirafçıyı Türk lirasının "milyon" şekilleriyle ikna ederler.

Ama ulusal bir kanalı ve vekil nüfuzu kullanmak sandıkları kadar ucuz olmayabilir.

Benim yakın çevremde, Urfa'da benzer bir adli vakada, vekilin olaylar soğuduktan sonra,

"- Nasılsın ağam?" demesinin dörtyüz dönüm tarlaya patladığını  bizzat "ağa"dan dinlemiştim.

E bu da Güranlar için en az "milyar" demek.

Giden ya da gidecek paralar umrumda değil.

Beni ilgilendiren "Baba" kavramı.

Enes ile baba Arif 'in görüntülü konuşmalarını izledim.

"Fazla konuşma" diyor babası. Adam kurt. Kayıt altına alınacağını, oğlunun açık vereceğini adı gibi biliyor.

BABA ÇIĞLIKLARI

BU satırların yazarı da beş kız çocuğu babası. Yakın zamanda dehşet bir deprem yaşadık.

Binlerce baba, kolonların ya da tablaların altında kalan yavrularının son defa "baba" diye feryadını ya duydu ya duyamadı.

O gece Zeynep’in başında nöbetteydim, yüksek ateşten dolayı. Zeynebi kucaklayıp kapıya doğru yürüdüm ama evin her yerinden "baba" sesleri geliyordu. Bir tane "anne" diyen duymadım.

Çocuk ömründe yaşamadığı bir şok yaşıyor. Çaresizce çırpınırken, "baba!" diye feryadı ilk aklına gelen.

"Babam bilgedir ne yapmalıyım"

"Babam tecrübelidir belki bir umut"

"Babam güçlüdür, belki elimden tutar, belki bir betonu tutar."

Binlerce baba tanıyorum, o gece yavrusunun üstüne kolon olup dikilmek mümkün olsa diyecek.

Bir de Arif 'e bakıyorum;

Narin zaten ölmüş de, üstüne adaleti beton kolon yapıp kendi elleriyle devirecek.

"- E Filistin’de onbinlerce çocuk ölüyor, bir Narin' i niye bu kadar gündem yapıyorsunuz ki?"

Belki de tam da bu sebepten Filistin'de çocuklar ölüyor.

Orda çocukları "düşman" öldürüyor. Bu normal insan davranışı.

Narin başka.

Bir insan, bir çocuk bu kadar mı talihsiz olur.

Ana vuruyor.

Abi vuruyor.

Emmi vuruyor.

Hele baba...

Güdü kalmadı. Vicdan kalmadı.

Bir Maraş atasözü var da,

"Ganını gönünü ... " der.

YA DEVLET BABA YANLIŞ YAPARSA

ÇOCUKLARIN düşman tarafından öldürülmesi kötü bişey.

Ama kendi hamileri tarafından öldürülmesi daha kötüsü.

Hele katilini korumak için kiralık insanlar tutulması.

Adaleti yanıltmak için kırk takla atılması. 

Son korkum da, (inşallah olmaz) adaletin “emir" altında ezilmesi.

Hadi bireyler yanlış yapabilir,

Hadi aile yanlış yapabilir,

Hadi aşiret yanlış yapabilir ama

İnşallah,

Adalet veya Devlet yanlış yapmaz.

Devlet BABA da yanlış yaparsa, Narin kadar çaresiz kalırız.

"Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar,

Dönmeyen yolculara ağlayan yaşlı yollar,

Ey garip çizgilerle dolu han duvarları,

Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları"