GÜNLERDİR BEKLİYORUM

Narin'i kimin öldürdüğü açıklansın diye.

Maddi deliller de ortada bir "çarpıklık" olmadığını destekliyor.

O olasılık eski bir roman.

Sinemaya da aktarılmıştı. 90’lı yıllarda izlemiştim. Muhafazakar bir kadın yazarın romanıydı…

Benim kanaatim, bir çarpık ilişki olmadığı yönünde.

Amcaya bakıyorum, vicdanı çok rahat. Babaya bakıyorum vicdanı çok rahat. Anneye bakıyorum vicdanı çok rahat. 

Çok acı çekiyorlar,  çünkü "kaza" nazarıyla baktıkları böyle bir olaya engel olamadılar.

Çok  acı çekiyorlar, bir erkeği, masum bir kız çocuğuna tercih etme aile kararı aldıkları için.

Çok da büyük gayret ve fedakarlık yapıyorlar, gerçek ortaya çıkmasın diye.

Çünkü Narin’i öldüren burunlarının dibinde.

Vicdanları rahat çünkü kendileri öldürmedi.

Öldüren ya kazara öldürdü ya da ayık olmayan kafa nedeniyle.

Öldüren, muhtemelen doğu kültüründe, en yakınlarında ve cinsiyeti ve yaşı, varsa bağımlılığı nedeniyle korunmaya muhtaç olarak algılanıyor.

"Geleceğin küçük ağası" veya "Ağa soyundan"

O nedenle muhtemelen “aşiretin gözünden düşmeme" nedeniyle yanlış töre nedeniyle korunuyor.

ÇARPIKLIK VE ŞÜPHE

Kalıbımı basarım, amcası da, annesi de,  babası da Narin’i çok seviyorlar ve iyi bakıyorlardı.

Maddi deliler de "gırtlaktan boğularak öldürüldüğünü" işaret ettiğine göre, bahsi geçen yetişkinlerin bu eylemi yapma olasılığı çok zayıf.

Bu tahminlerimi, 18 ay jandarma olarak askerliğimi yapmam nedeniyle, "çarpıklığın" ve "şüphenin" binbir versiyonunu ya gördüm, ya duydum, ya da okudum.

Beş kız çocuğu babası ve pek çok kız ve erkek çocuğun amca ve dayısı olmam…

Şanlıurfa' da 8 yıl yaşayıp, kürtçe ve Arapça konuşan yurttaşlarımızın arasında 8 yılımı geçirip, Kürtçe konuşan bir eşim olması nedenleriyle yazıyorum.

Ama mutlak gerçeğin, maddi deliller ve itiraflarla bir an önce aydınlatılmasını bekliyorum.