HEP ‘MARAŞ DİASPORASI’ DEDİK YA!

BEN hep yıllardır özellikle İstanbul’daki hemşehri dernekleri’ni, “kentlerin diasporası” olarak çok önemli bir işlevi yerine getirdiklerini yazar çizerim.

Bu aslında gelişmiş ülkelerin hepsinde böyledir. Başta hemşehri dernekleri olmak üzere azınlık kuruluşları önemli bir güçtür Batı’da. Örneğin New York’taki Oxfordlular Derneği, bir nevi thing thank (düşünce kulübü) gibi çalışırlar ve ülke yönetimine insan kaynağı yetiştirirler.

Okyanus ötesine de gitmeye gerek yok, mesela İstanbul’daki Karadenizliler Dernekleri, bölgeleri için adeta bir “lobi faaliyetleri” yapan kuruluşlar gibidirler. Birlik ve beraberliklerinden doğan bu sinerji, bu kentlere hem “ticari güç” hem de “siyasi güç” olarak döner her zaman.

Mesela Gaziantepliler (hemşehri) Dernekleri de lobicilikte son derece iyi durumdadırlar.

Siz anlarsınız, şekil a’da olduğu gibi hem ticari hem siyasi alanda kendinden olana burun kıvırıp “kim ki o?” demezler, kendinden olana sahip çıkarlar, “uzayan kol bizden olsun” derler.

Bu derneklerin kimisi daha da büyük güç olmak için federasyonlaşmışlardır.

Bu federasyonlar, ili ve ilçesiyle bütün dernekler bir “ortak akıl merkezi” oluştururlar ve her siyasi partiden hemşehrisi olan insanları seçilecek sıralardan parlamentoya gönderirler.

Sonraki dönemi bilmiyoruz ama örneğin 2007 seçimleri öncesinde başta İstanbul olmak üzere ülkenin değişik kentlerinde tamı tamına 24 Gaziantepli milletvekili adayı vardı. Bunların büyük çoğunluğu da seçilecek sıralarda yer almıştı.

İşte bu güç o kentin hem siyasi hem de ticari kulvarda daha da güçlenmesini sağlamıştır.

Keza güçlü ve birlik içinde olan hemşehri dernekleri, sadece siyasette ve ticarette değil, bürokraside de önemli makamlara kendilerinden olanların getirilmesi için mücadele verirler ve her zamanda başarılı olurlar.

MARAŞLI ÖNCE KOMPLEKSİNDEN ARINMALI

HANİ bir söz vardır: “İğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batıralım…” diye…

Bu misal, bende iğneyi önce kendimize batırmadan başlamalıyım!

Biliyorum sevimsiz olacağım, belki de “ukala” diyeceksiniz ama elinizi vicdanınıza koyarak söyleyin dostlar, biz Maraşlılar olarak hangi hasletlere sahibiz?

Kendimizden olana burun kıvırıp “o kim ki?” diyor muyuz, diyoruz…

Bizden olana “falanca şu ilçeli, filanca bu ilçeli” diyor muyuz, diyoruz…

Kendi hemşehrimize, “Ahmet şu partili, Mehmet bu partili” diyor muyuz, diyoruz…

Bir hemşehrimiz için, “O vekil ya da bürokrat olursa benim önüme geçer” diyor muyuz, diyoruz…

Dostlar, sevgili Kahramanmaraşlılar, hemşehrilerim, gelin hep beraber öncelikle bu komplekslerimizden arınalım.

Gelin önce “Birlikte dirlik vardır” diyerek bizden olana sahip çıkalım, bölgeselciliği değil, memleketçiliği şiar edinelim.

Hadi artık, yeter artık, gelin artık, öncelikle İzmir’deki, Ankara’daki ve diğer illerdeki hemşehri derneklerini de harekete geçirerek güçlü bir “Maraş diasporası” oluşturalım.

Buna özellikle İstanbul’daki dernekler öncü olsun.

Herşeyden önce bizden sonraki jenerasyon için, çocuklarımız için, “Güçlü Kahramanmaraş” için elele verelim.

Buna şimdi her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var…

KUTLU OLSUN, MUTLU OLSUN

BAĞRIMIZA vurduk, içimiz yandı yıllarca, “neden birlik sergileyemiyoruz” diye…

Afşin-Der Başkanı Ahmet Ardıç kardeşimiz bana, bir dergi çıkartacaklarını ve bizim de köşe yazmamızı istedi. Bunu seve seve, gurur duyarak kabul ederiz, zira “çorbada bizim de tuzumuz olsun” misali… Neticede memleketimin tanıtımı yapılacak bir yayın organı olacak.

Yazımızı yazıp yolladıktan sonra Başkan Ahmet Bey aradı ve bir müjde verdi; “Federasyonlaşma çalışmasının son aşamasına geldik” dedi, detayları anlattı.

Bu konuda başlıbaşına ayrı bir köşe yazısı olur.

Kimsenin kişisel hesabıyla değil, memleket sevgisi adına çıkılıyorsa, bu yol “kutlu yol”dur.

Başta Ahmet Bey olmak üzere bütün emeği geçen hemşehrilerime teşekkür ediyorum.

Yolunuz kutlu olsun, mutlu olsun…

(İstanbul AfşinDer’in çıkardığı Yemliha Dergisine yazılan yazı)