ESKİ Belediye Başkanı Mustafa Poyraz’ın başkanlığı dönemi olsa belki, öküz altında buzağı aranır, yazdığım yazıya 80 kapıya 90 deynek çaldırırlardı ama şimdi bu poyraz’dan o poyraz akla gelmez…
Vay benim yarsız göynüm
Bahçasız, bağsız göynüm
Yüz yerden yaralıdır
Hep güler arsız göynüm
Hep güler deli göynüm
Urfanın ardı bağlar
Ataşım yad'ı bağlar
Gözlerinde cadı var
Baktıkça dilim bağlar
Ay çıkar, ayaz düşer
Kar yağar, beyaz düşer
Üzülme gözel yarım
Saçıya beyaz düşer
Üzülme gözel yarım
Zülfüye beyaz düşer
Halk edebiyatı fantastik değil düzdür.
Bazen acıdır, bazen acıtır.
Güler de güldürür de.
Halk edebiyatında hayat reeldir.
Poyraz, her dalgasında bir cevizimi götürüyor.
Biraz üzülsem de ziklemiyorum.
Nihayetinde DNA’sı olduktan sonra, dünya yaşama müsait bir gezegen olacaksa, yenisi üretilir.
O kadar şükredecek şey varken…
Bir fidana mı canımızı sıkalım.
ZÜLFÜYE BEYAZ DÜŞTÜĞÜNE üzülürüm ama.
Bu da gövde kurdu hasarlı, hasar kapansa da zayıf nokta olarak kalmış. Rüzgar bırak cevizi, kovanların kapağını bile söküp, yolda taştan başka bişey bırakmamış