ÖNCEKİ gün elektronik posta kutuma SANKO Holding Basın Danışmanı, meslek büyüğümüz, abimiz, Cengiz Halil Çiçek’ten gelen bir basın bülteni düştü. Haberin detayını en altta verdiğimiz linkten okuyabilirsiniz.
Bana daha da ilginç gelen yön, gönderilen fotoğraflardaki duygusal karelerdi.
Fotoğraflarda Abdulkadir Bey ve kardeşi Adil Sani Beyin yüzündeki samimiyetleri öylesine belli oluyor ki… Tek tek masaları gezip işçilerinin hanımları ile çocukları ile sohbet edip şakalaşıyor, hal hatrını soruyorlar. Bazıları özel görüşmek istediğinde ise “Tamam iftarın ardından baş başa görüşelim” diyerek herkesin gönlünü fethediyorlar.
MUHTEMELEN daha önce de yazmış olabilirim. 20 yıl öncesinden bir anı…
Gaziantep’te SSK Hastanesinden sonraki kavşaktan Kilis tarafına dönünce hemen sağda manavlar vardı. Tesadüfî bir şekilde orada durmuşken, Abdulkadir Beyin manavdan alışverişine tanık olmuştum.
Manavdan alışveriş yaparken esnafla şakalaşmalarını izliyordum. Aldığı sebzeler meyveler arabasının bagajına taşınırken, kendisi şaka yollu manavla pazarlık yapıyor, bir yandan da “buda beleş olsun” diyerek bir muzu alıp oracıkta yiyordu.
Şimdi bu durumu gözünüzün önüne getirin!
Kimse alınıp gücenmesin, bu kentin hemen hemen bütün işadamları dostumuz kardeşimizdir ancak Kahramanmaraş’ta en küçüğünden en büyüğüne var mı halkla, esnafla iç içe geçmiş, sokaktaki vatandaşın abisi, kardeşi, amcası, dayısı olmuş bir işadamı?
Ya da sıradan bir manavla sohbet edip, küçük kürsüsünde oturup çayını içerken hal hatır sorup memleket meseleleri sohbeti yapacak bir işadamı hemşehrimizi gösterebilir misiniz?
Çok üzücüdür, -istisnalar kaideyi bozmaz- ancak genel itibarla bizimkiler kendilerini halktan, sokaktan tecrit etmiş bir durumda hayat idame ettiriyorlar.
Şu anda milletvekili olan eski Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer’i sever sayarız. Bir gün işyerinde ziyaret ettiğimizde, girişte yazdığım konuyu anlatmıştım kendisine.
Demişti ki; “Abdulkadir Bey çarşıda çay ocağı işleten çocukluk arkadaşı Ökkeş Dayıyı da gider ziyaret eder, davet edildiği gecekondu mahallesindeki düğünde de halayda çeker. O aldığı sebzeyi meyveyi belki evine bile götürmemiştir, ya şoförü almıştır ya da fabrikanın yemekhanesine gitmiştir. Burada onun amacı halkla iç içe olup sokağa entegre olmak…”
Maraş’ı düşündüğümde benim için inanılmaz bir olaydı bu!
SADECE Abdulkadir Bey mi böyle? Kardeşi, Sanayi Odası Başkanı Adil Sani Bey de aynı. Antep sanayicisinin her birinin adeta aile efradı olmuş durumda.
Abdulkadir Konukoğlu sadece sanayicinin yani zenginin değil, küçük dükkânında sabahları katmer ve süt satan küçük esnafında “abi”si durumunda. Yani bir anlamda Antebin sözü dinlenen “Ombudsmanı” konumuna gelmiş.
Konukoğlu ailesinin bu her kesim insanla iç içe olması durumunun Antebe ve Antepliye dönüşü ne oluyor?
Kenetlenmiş Antep, devletten de, iktidardan da siyasi partilerden de gereken her türlü desteği alıyor, kent geliştikçe gelişiyor, zenginleşiyor.
Tek kelime ile Konukoğlu ailesine ve Antepliye “helal olsun” arkadaş!
Peki bizde yani Maraş’ta neden “abi” olan bir işadamımız yok?
Şunun için; Birincisi biz genlerimizden gelen bir yapıyla biraz “ekabir” bir toplumuz… İkincisi “Abi” olacak işadamlarımız da toplumdan kendini tecrit etmiş durumda!
Düşmana gerek yok, biz, bize yeteriz!
Var mı daha ötesi?
DİPNOT: Konukoğlu ile alakalı “İşte biz buna gıpta ile bakıyoruz!” başlıklı haberin linki: