SONUNA KADAR HAKLISINIZ SAYIN VALİ’M!

Ben de sizin yerinizde olsam, aynı tavrı sergilerdim.

Düşünmeden aynı hareketi yapardım.

Hatta daha kötüsünü yapardım.

Bu konuda size sonuna kadar hak veriyorum.

“Olmadı Sayın Vali’m!..” diyenlere karşı da “Oldu oldu, bal gibi oldu...” diyorum.

**

Olay, 18 Ekim 2011’de yaşanıyor,

Yer, Üngüt Yolu üzerindeki KİPAŞ Eğitim Kurumları Salonu.

Kürsüde Valimiz Sayın Şükrü Kocatepe konuşuyor.

Dinleyiciler arasında biri müdür, biri öğretmen iki kişi de yerel tabirle ‘dır dır’ konuşuyorlar.

Dır dır’lar o kadar dikkat çekiyor ki, sonunda Sayın Valimiz tatlı sert tepki gösteriyor.

“İkiniz de beni dinliyorsunuz değil mi hocam?” diye soruyor.

Müdürle öğretmenden çıt yok.

Sayın Valimiz ““Ne dedim en son, ne söyledim? Lütfen tekrarlayın” diyor.

Çıt yok.

Cevap yok.

Çünkü ‘dinlemedim ki, cevap vereyim!’

“Hangi okulun müdürüsünüz?”

“Kavlaklı İlköğretim Okulu…”

Yani, Valimiz Sayın Kocatepe’nin muhatap olduğu isim Nurullah Cavlı’ydı.

Cavlı, müdür olarak Egemenlik İÖO’dan sonra, Ayşe Gümüşer İÖO’da görev yapmıştı.

Son yapılan rotasyonda da Kavlaklı İÖO’ya atanmıştı.

**

Mevlana’nın bir sözü var, sıkça kullanılır:

“Sevgide serbesiyet, saygıda mecburiyet vardır.”

Yani seversin, sevmezsin; o senin yüreğinin genişliğine bağlıdır.

Ama saygı göstermek mecburiyetindesin.

Ben ilkokula giderken, hergün söylettirilen And’ımızda şöyle geçiyordu:

“… büyüklerimi saymak…”

Öğretmenlerim yanlış öğretmediler…

Buradaki ‘saymak’ eylemi, bir iki üç … diye saymak değildir; eylemin kendisi ‘saygı’dır

Böyle öğrendik.

Vali ilin en büyük mülki amiridir.

Cumhurun (halkın) başkanının temsilcisidir.

Dolayısı ile de makam olarak saygı gerektirir.

Siz öğretmen olarak böyle bir saygıyı göstermekten imtina ederseniz, alacağınız karşılık ta bu olur.

Siz davranışınızın karşılığını alırsınız.

Ders sırasında sizi dinlemeyen öğrenciye nasıl davranıyorsanız, karşılığını da aynı şekilde alırsınız.

Olay bu kadar basit.

**

18 Ekim’de yaşanan bu olayın ardından, Eğitim Bir-Sen ‘güya’ tepki ortaya koyuyor.

“Olmadı Sayın Vali’m!..”

Bu tepki Eğitim Bir-Sen Şube Başkanı Adnan Alagöz’e ait.

Eğitim Bir-Sen de Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı olarak faaliyet gösteriyor.

Kamuoyundaki yaygın inanışla, hükümete yakınlığı ile bilinen bir sendikal hareket.

Türkiye Kamu-Sen’e bağlı Türk Eğitim-Sen’den çıt yok.

Hak-Sen’e bağlı Eğitim Hak-Sen’den çıt yok

KESK’e bağlı Eğitim-Sen’den çıt yok.

Eğitimcileri bünyesinde bulunduran diğer sendikalardan da çıt yok.

Eğitim Bir-Sen Başkanı Adnan Alagöz, Vali konuşurken onu dinlemeyip ‘dır dır’ eden meslektaşını niye bu kadar savunuyor.

Cumhurun temsilcisine ‘Olmadı Sayın Valim’ diyor.

Pardon.

Ben, olaylı toplantıda yoktum.

Sayın Valimiz acaba soruyu Cavlı’ya mı sordu, Alagöz’e mi?

Cavlı’ya sorduysa, Alagöz neden ortaya atılıyor.

Sorulmayan bir soruya cevap veriyor:

“Olmadı Sayın Vali’m!..”

**

Bakın Sayın Valimiz Şükrü Kocatepe ne demiş?

“Kavlaklı okulu bundan sonra gözümün önünde olacak.

Okulunuzun başarısını ve başarısızlığını iyi denetleyeceğim, bilginiz olsun.

Sizlere tekrar tekrar sorumluluğunuzu hatırlatıyorum.

Milli Eğitim Müdürünüz de bilir; okullarımıza gittiğimde okulun penceresinden sınıflara kadar eksiğine bakarım.

Gittiğimiz okullarda neler yaptığımızı Milli Eğitim Müdürünüz size ifade etsin.

Eğer öğrenciler başarılı olamıyorsa, ben sorduğumda ‘Kaymakam olmak istiyor musunuz?’ deyince boynunu büküyorsa; ‘İstiyorum ama’ diyerek boynunu büküyorsa işte bundan sorumlu sizlersiniz.

Bunu yatın kalkın düşünün.

Eğer başarımız 60'lı sıralarda olur, devam eder kalırsa bunun hesabını sizden sorarım.

Şu anda değişik konuşuyorum.

Şu anda amir olarak konuşuyorum.

Biraz önce istirham ediyordum.

Şimdi Vali olarak çünkü içinizde böyle gülen, alay eder gibi tavırlar olduğunu görünce bunu ifade ediyorum.

Eğer okulunuzdaki öğrencileri iyi tespit edip te yetiştiremezseniz hesabını sizden sorarım.

Çünkü Kahramanmaraş'ın çocuğu Türkiye'nin en zeki çocuğudur.

Eğer onlar sınavlarda başarılı olamıyorlarsa 60. sıralarda bilmem üniversite sınavlarında sonuçlar geliyorsa bunda en büyük eksiklik bizim onları yeterince bilgi yükleyemememizden kaynaklanmaktadır.

Benim sizlere burada hatırlatmak istediğim budur.”

**

Eğitim Bir-Sen Şube Başkanı ne demiş?

“Eğitimin olmazsa olmazı öğretmenlerimize, okul idarecilerimize ve eğitim çalışanlarımıza karşı gerek basın-yayın aracılığı ile gerekse yapılan toplantılarda rencide edici söz ve eleştirilerin son zamanlarda artmış olduğuna üzülerek şahit oluyoruz.

Eğitim çalışanları için sıkıntılarla başlayan 2011-2012 eğitim öğretim yılı zor bir döneme girmiş olmanın işaretlerini vermektedir.

Bir taraftan bölücü terör örgütü PKK'nın eylemlerini eğitim çalışanlarına yöneltmesinin tedirginliği, diğer taraftan MEB'in okulları Okul Aile Birliği hesaplarından dolayı kıskaca alıp tüm okul idarecilerine soruşturma açtırması, yine ilimiz liselerinde çalışan idareci ve öğretmenlerin ‘Neden çok fazla öğrenci sınıfta kalıyor’ diye soruşturmaya tabi tutulması, öğretmen ve idarecilerimizin öğrenci velileri tarafından hakarete uğramaları ve darp edilmeleri yetmiyormuş gibi, Vali Şükrü Kocatepe, iki okul müdürüne, (İkiniz beni dinliyorsunuz değil mi hocam, ne dedim en son, ne söyledim, lütfen tekrarlayın, hangi okulun müdürüsünüz? Bundan sonra gözüm üzerinizde olacak. Okulunuzun başarısını ve başarısızlığını iyi denetleyeceğim, bilginiz olsun. Milli Eğitim Müdürünüz de bilir, okullarımıza gittiğimde okulun penceresinden sınıflara kadar eksiğine bakarım. Gittiğimiz okullarda neler yaptığımızı Milli Eğitim Müdürünüz size ifade etsin. Eğer öğrenciler başarılı olamıyorsa, ben sorduğumda 'Kaymakam olmak istiyor musunuz?' deyince boynunu büküyorsa, 'İstiyorum ama…' diyerek boynunu büküyorsa, işte bundan sorumlu sizlersiniz. Bunu yatın kalkın düşünün. Eğer başarımız 60'lı sıralarda kalırsa bunun hesabını sizden sorarım) diyerek eğitim yöneticilerini çocuk azarlar gibi azarlaması 21.yüzyılın valisine yakışmamıştır.

Askerlerin sivilleştiği bir ortamda sivillerin askerleşmesi kabul edilemez.

İlimizin eğitimde geri kalmışlığının tek sorumlusunun öğretmen ve okul idarecileri olarak gösterilmesi doğru değildir.

Balık baştan kokar misali Valilik, Milli Eğitim Müdürlüğü, belediye, işadamları, sivil toplum kuruluşları, Sendikalar, Siyasetçiler, Öğretmenler, İdareciler vb. herkes sorumludur.

Öğretmenler eğitim sisteminin şamar oğlanı değildir.

Öğretmenler eğitim sistemindeki çarpıklığın sorumlusu değil, aksine bu sistemin mağdurudurlar.

Öğretmenlik azarlanıp hor görülecek bir meslek değil, kapısında kırk yıl köle olunacak bir makamdır.

Eğitim sistemindeki aksaklıklara ve tüm olumsuzluklara rağmen eğitim çalışanlarımız görevlerini hakkıyla yerine getirme şuuruyla hareket etmektedirler.

Bunun aksini düşünmek eğitim çalışanlarına yapılan en büyük haksızlıktır.

Eğitimde başarıyı artırma toplantılarının eğitimcilerin azarlandığı, suçlu ilan edildiği, günah keçisi yapıldığı ve moral motivasyonunun bozulduğu toplantılar olmaktan çıkarılarak; öze inildiği, herkesin elini taşın altına koyduğu, daha ciddi toplantılar olması dileğiyle tüm eğitim çalışanlarımıza daha başarılı bir eğitim öğretim yılı diliyoruz.”

**

Pardon, pardon..

Eğitimci olarak bu devlet size maaş öderken, siz arda kalan zamanda müteahhitlik yaparsanız…

Eğitimci olarak bu milletin ödediği vergilerden maaş alırken, işinizi bırakıp reklamcılık yaparsanız…

Asıl işiniz olan öğretmenliği bırakıp, başkasının ekmeğine göz dikerek iki kelimeyi bir araya getiremeden gazetecilik yaparsanız…

Öğretmenliği ikinci meslek görüp, tuhafiyecilik, bakkallık, marketçilik yaparsanız…

Suçlu kim olur?

Vali mi?

Milli Eğitim Müdürlüğü mü?

Belediye mi?

İşadamları mı?

Sivil toplum kuruşları mı?

Sendikalar mı?

Gidin okullarınıza, asıl işinize bakın.

Öğretmenliği yapın.

Eğer bu kadar aldığınız eğitimde ‘sevgide serbesiyet, saygıda mecburiyet’i öğrenemediyseniz, büyük konuşurken dinlemeyi özümseyemediyseniz…

Daha çookk fırça yersiniz, sizin deyiminiz ile ‘şamar oğlanına’ dönersiniz.

Bence önce kabahati kendinizde arayınız, sonra başkasına bakınız.

**

Haa..

Allah var ya, Alagöz’ün haklı olduğu yön yok mu, var elbette.

Saygıyı bilmeyen insanların müdür olmasına imza attıkları için milli eğitim de vali de siyasetçi de bu konuda suçludur.

Hiçbir başarısı olmayan, ‘başarısızlığı’ şiar edinmiş kişilerin okulların başına gelmesi için imza attıkları için milli eğitim de vali de siyasetçi de bu konuda suçludur.

Bu konuda haklısınız Alagöz.

Çünkü insan kavun değil ki, farklı yönden teşhis edesiniz.

* *

Ben de sizin yerinizde olsam, Sayın Valim aynı tavrı sergilerdim.

Düşünmeden aynı hareketi yapardım.

Hatta daha kötüsünü yapardım.

“Hey… Sizler… Ne dır dır ediyorsunuz, çıkın dışarı…” der fırçayı daha sert atardım.

Herkes haddini bilmeli.

Ne demişler:

“Sen seni bil sen seni, sen sen bilmez isen patlatırlar enseni…”

Bu konuda size sonuna kadar hak veriyorum.

“Olmadı Sayın Vali’m!..” diyenlere karşı da “Oldu oldu, bal gibi oldu...” diyorum.