ADINI şimdi anımsayamadığım ve geçmişte bazı politikacılara image maker hizmeti veren bir toplum bilimci bir söyleşisinde, özellikle yeni seçilen belediye başkanlarının ilk iş olarak eğer mümkünse makam odasını başka bir mekana taşımak, mümkün değilse o makam odasını baştan aşağı yeniden dekore ettirmek olması gerektiğini söylemişti.

Bunun nedenini de şu şekilde açıklamıştı: “Yeni başkan o odada bağımsız ve aklına dün gelmeden cesur bir şekilde çalışabilmeli. Oda dekorasyonu, yeni başkanın kişilik özelliği ile uyumlu olursa hem kendisi hem de maiyetinde çalışan ekibi dünkü başkanı aklına getirmeden daha sağlıklı ve daha bağımsız kararlar alabilir…”

Aslında bu öneriyi Başkan Erkoç ilk göreve geldiğinde de yazmıştım ama sanırız uygulamaya vakit bulamadı ya da odayı öyle sevdi.

Mustafa Poyraz döneminden kalan Başkanlık makam odasından bahsediyorum.

Evet, ahşap bazı mekânlara sıcak bir hava verir ama bu oda öylesine kasvetli ki, makam masasının tam karşısı pencere olmasına rağmen batıdan gelen gün ışığı bile bu odanın kasvetini azaltmıyor.

“Tahta kurusuna allerjisi olanlar, odada kaşınır” desem inan abartmış olmam.

Her yerde eski başkanların izi ve adeta gözle görünmeyen ama hissedilebilen “gözlemliyorum haa!” baskısı var.

Tavsiyemiz, çiçeği burnunda Büyükşehir Başkanı Hayrettin Güngör, yarından tezi yok önce bu odanın güneyinden bir pencere açtırarak artık iyice demode olan o camekânı oradan kaldırmalı ve odadaki ahşabı komple söktürerek daha modern ve ferah bir yapıya sokmalıdır.

İnanın bu durumda sadece Başkan Güngör rahatlamakla kalmayıp, ekip arkadaşları da artık bu dönemde “biz varmıyız ki?” psikolojisinden kurtulup yeni yeni iş üretmeye başlayacaktır.

SEN SIR SAKLAMAYI BİLİR MİSİN?

GEÇTİĞİMİZ hafta içinde eski Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak ile alakalı yazdığımız yazıdan sonra sonra onlarca telefon geldi ve çok ilginçtir, sanki öğütlenmişlercesine hepsi de aynı soruyu soruyor: “Aramızda kalacak, söz. Yazının içinde isim vermeden konu ettiğin işadamı kim?”

Tabi biz o kişiyi asıl merak edeni ve o arkadaşlara telefon ettireni de tahmin ettiğimiz için hepsine de şu alttaki anekdotu anlattık.

Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca,

Yavuz ona:

- "Sen sır saklamayı bilir misin?" diye sormuş.

Vezir:

- "Evet hünkarım, bilirim" dediğinde, Yavuz cevabi yapıştırmış:

- "İyi, ben de bilirim."

NE GİRDİYSE O ÇIKAR!

MÂLUMUNUZ bugünlerde herkes “İstanbul seçimleri yenilense sandıktan kim çıkar?” tartışması yapıyor.

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel’den bir anı geldi aklıma.

Bir seçim öncesi gazeteciler Demirel'e sorar:

-"Efendim sandıktan ne çıkar?"

Demirel bu, istediğiniz yanıtı değil istediği yanıtı verir ve şunu söyler:

- “Merak etmeyin, sandığa ne girdiyse o çıkar!...”

YATACAK YERİ ÇOK:

www.edebiyatinbaskenti.com

HER sokağından üç beş şairin çıktığı Kahramanmaraş’ta, hiçbir ticari amaç gütmeden, hiçbir yerden destek almadan çaba gösterip kentin reklamını yapan ve gençlerin önünü açan www.edebiyatinbaskenti.com isimli site yöneticilerinin…

YATACAK YERİ YOK:

SERSERİ TARAFTARLARIN

SÖZÜMONA adına “taraftarlık kutlaması” dedikleri ama kutlamadan daha çok içindeki serserilikleri ortaya çıkartan, gecenin geç saatlerine kadar çaldıkları kornalarla cadde ortasında drift yapan, hatta silah sıkan öküzlerin…