MÂLUMUNUZ Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi’nde adeta bir “Devr-i sabık” vakası yaşanıyor gibi.

Sosyal medyada şiddetle Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör’ü destekleyen kesimler çok enteresan şeyler yazıyorlar. Mesela bunlardan birisi bir yorumda Hayrettin Beye hitaben, “Güngör, geçen dönemin yolsuzluklarını kendi açıklamasa da bize ulaştırıyor, biz yazıyoruz…” mealinde sözlerde yazdı sayfasında…

Garip bir memleketiz vesselam…

Büyükşehir’de geçen dönemden kalan bir zat-ı şahane de “Belediye nasıl kurtulur?” diye rapor hazırlamış çiçeği burnunda başkana…

Sanki geçen dönemde yönetimde kendisi yokmuş gibi…

Sözümona kılavuzluk yapacakmış!

Ciddi olmak istiyorum, ciddiye almak istiyorum, elle tutulur şeyleri göremeyince ne ciddi olabiliyorum ne de ciddiye alabiliyorum.

Tıpkı o meşhur “Asiye nasıl kurtulur?” eserindeki gibi…

HAKKATEN ASİYE NASIL KURTULUR?

ASİYE büyükşehir falan değil ha aman yanlış anlamayın!

Asiye, kendi dar dünyasına hapsolmuş, eli yüzü düzgün, iyi okuyan bir kızcağızdır…

Asiye bir gün okuldan eve erken döner, dünyanın en eski mesleğinin usta icracısı (umumhane patronu) olan annesinin dost tuttuğunu görür ve kendini kapının önünde bulur.

Asiye “kurtulma” derdine düşmüştür

Kurtuluş çaresi ararken, kendini okul müdiresinin kapısında bulur.

İçeriye buyur edilir, yedirilip giydirilir, sonra da uygun bir sınıfsal kısmete, marangozun oğluna sözlenir ama kötü kader bir kere yakaya yapışmasın, yine kurtulamaz Asiye…

Misafirlerden biri Asiye’yi anasının evinden hatırlayınca, nişan atılır, on sekizlik körpe kızcağız kendini kapının önünde aç-açık bulur.

Epey dolaştıktan sonra çaresiz yine müdire hanımın evine döner.

Kötü kader, müdire hanım seyahatte, “yeğenbey” evdedir.

Ateşli bir aşk başlar aralarında ama yeğenbeyin evli olduğu anlaşılınca Asiye yine kendini kapı önünde bulur.

Ana mesleğine geçmekten başka çaresi kalmamıştır artık Asiye’nin…

Önceleri müşteri ayrımı gözetmez, bitirimci takımından, sabıkalı taifesinden, cebinde üç-beş kuruşu olan kim varsa ayırt etmeden beraber olur.

KILAVUZU KARGA OLANIN BURNU BOKTAN KURTULMAZ

DERKEN, bir gün annesi çıkagelir Asiye’nin…

“Aile mesleğimizde sürümden kazanmaya çalışmak hatadır… Müstakil bir eve çıkacağız, az çalışıp çok kazanacağız…” der.

Kurtuluş yollan tıkalıdır Asiye’nin…

Ama tam o an, parlak bir umut ışığı belirir. Asiye’nin yağlı müşterilerinden biri, elinde para dolu bir çantayla kızın kapısını çalar ve “Yürü, evleniyoruz!” der.

Asiye tam umutlanmışken, kurtuluşu bulmuşken, kapı bir daha çalınır, içeri hışımla dalan bir ana-kız dostu, damat adayını doksan dokuz yerinden bıçaklayıp kaçar. Para çantası kan gölünün ortasındadır.

Asiye parayı gapıp gaçaçak mı, kendini nihayet kurtaracak mı?

Son perde açılır. Asiye genelev patronudur artık…

Peki, Asiye nasıl kurtulur?

Son bir defa sorulur bu soru… Sahneye giren koro, tek ağızdan aynı cevabı haykırır: “Kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmaz…”

(Bağıra bağıra üç kere tekrar)

Mesaj açık, soru belli… Asiye kurtulmasına kurtulsun, kurtarılsın, ama sahiden kurtulmak istiyor mu?

DİPNOT: Bu, soyut bir yazıdır. Özel ve tüzel kişilerle uzaktan yakından ilgisi yoktur.

YATACAK YERİ YOK:

HALK EKMEK YÖNETİCİSİNİN

BÜYÜKŞEHİR Belediye Başkanı Hayrettin Güngör, belediyeye ait Halk Ekmek Fabrikasını denetledi şeklinde basına servis edilen haberin fotoğraflarında, beyaz önlükleri kirden leş gibi olan ve kollarında kolçak olmadan kılları hamura batan ekmek ustalarını böyle çalıştıran yöneticilerin…

YATACAK YERİ ÇOK:

NECATİ OKAY VE EKİBİ

S elin verdiğini sol el görmeyecek düsturundan hareket ederek tespit ettikleri ihtiyaç sahiplerinin evlerine mübarek ramazan ayında her gece hiç kimselere görünmeden, ifşa etmeden erzak dağıttıran Dulkadiroğlu Belediye Başkanı Necati Okay ve yöneticisi Murat Akkurt ile azimli ekibinin…