OLUMLU ya da olumsuz eleştiri yapmak, yazar çizer takımının asli görevidir. Bugüne kadar da milletvekillerine, belediye başkanlarına, parti başkanlarına, bürokratlara ve STK’lara vs. olumlu veya olumsuz bir çok eleştirilerde bulunmuşuzdur.
Ancak enteresandır sadece bu dönemde Başkan Hayrettin’le alakalı ne zaman bir eleştiri yazısı yazsam bir “trol ekibi” faaliyete geçiyor ve gerek özelden ve gerekse sosyal medyadan lağım kokan ağızlarıyla güngörmedik küfürler gönderiyorlar.
Hepsinin de ortak dili Başkan Hayrettin’in Belediyeler Birliği Derneğinde yöneticilik yaptığı ve “bulunmaz hint kumaşı” olduğu yönünde birleşiyor.
40 numara yağdanlık hepsi…
Üşenmedim bir araştırma yaptım. ABD'deki Brown Üniversitesi'nin bu konudaki bir bilimsel araştırması Neuroscience dergisinde yayımlanmış: “Bazı insanlar, 'yalakalık' geniyle doğuyor
Beynin bir yanı söyleneni yaptırıyor, diğer yanı tecrübelere dayalı hareket ettiriyor. DARP-32 adlı geni taşıyanlar beyninin sadece söyleneni yapma kısmını kullanıyor.”
Yani yalakalık doğuştan geliyor!
YALCILAR VE YALAKALAR HER DÖNEMDE VAR OLMUŞTUR
ASLINDA bu sadece siyasete ve siyasi partilere de has bir şey değildir.
Bunlar bir bakarsınız bir “siyasi parti”yi, (daha çok iktidardaki) bir bakarsınız bir “sivil toplum örgütü”nü, bir bakarsınız “bürokraside en tepedeki adam”ın, bir bakarsınız “varlıklı bir insan”ın etrafını ablukaya alırlar.
En büyük iki özellikleri, “çok güzel konuştun başkanım, etrafı titrettin” sözleri ve “kraldan çok kralcı” olmalarıdır.
Belki de insanın doğası gereğidir, genelde üstteki insanlarda bu alttakilerin iltifatlarından çok hoşlanırlar ve onların etrafında olmasından ayrı bir haz alırlar.
Bunlar etkileme sanatında öyle ustadırlar ki, o tepedeki insanın bir anda karakterini değiştirip bambaşka insan yaparlar.
Bunlar adamı, “şeyh uçmaz, müritleri uçurur” havasına sokarlar.
HER DEVRİN ADAMLARI
HÜLÂSA bunlar, “her devrin adamı”dır.
Orta Çağ’da derebeylik sistemi var olduğu zamanlarda; halk ezici bir zümre tarafından (senyor, derebey, kral v.b.) ezilmekteydi.
Bu ezilmeye başlarda direnilmek istenmiş ama zamanla bunun mümkün olmadığı görülmüştür. Halk derebeyler karşısında ezilmiş ve boyun bükmüştür.
Büyük padişah Fatih Sultan Mehmet Han'ın İstanbul’u fethi ile bu karanlık, despot ve “gerilikçi çağ” kapatılmıştır ve ezilen halkta rahat bir nefes almıştır.
Bu “karanlık çağ”da insanlar ezilmemek için “kraldan çok kralcı” olmak zorunda kalmışlardır. Krallara ve yöneticilere yağ çekmiş; kral yokken kralın koyduğu kuralları uygulatma görevini kendinde vazife görmüş, hatta ileriye gidip “kral çıplak” diyebilen bir velet dışında hepsi kralın fikirlerini aynen benimsemiştir.
Velhasılkelam Allah bütün makam sahiplerini DARP-32 adlı geni taşıyan trollerden korusun.
Amin.
YATACAK YERİ YOK
YALCI VE YALAKALARIN
YALCI ve yalaka takımı trolleri besleyip, geçit veren bilcümle makam sahiplerinin…
YATACAK YERİ ÇOK
GEÇİT VERMEYENLERİN
YALCI ve yalaka takımı trollere geçit vermeyip yanına koymayan makam sahiplerinin…