BİLDİĞİNİZ gibi hafta sonu yapılan Kahramanmaraş Kent Konseyi genel kurulunda başkanlığa aday olmuştum.
Bir haftalık seçim çalışmalarım boyunca birbirinden enteresan olaylara tanık oldum, doğrusunu söylemek gerekirse siyaset esnafının işinin ne denli zor olduğunu gördüm.
Belediye Başkanı Mustafa Poyraz’ı arayarak tek bir şey rica ettim: “Başkanım bu seçimde taraf olmayın demiyorum elbette danışmanınızın tarafında olabilirsiniz bu en doğal hakkınızdır ancak sizden adaletli olmanızı talep ediyorum. Seçime belediye baskısı yapılmasın, kapalı ve gizli oy sistemi ile seçimlerin yapılmasını sağlayın…”
Sayın Belediye Başkanı ise kendi gündeminde Kent Konseyi seçimleri olmadığını belirtti.
Buna rağmen…
Kendisi, Özel Kalem Müdürü ve belediyenin tüm imkânları ile karşımızda adeta duvar ördüler.
Yaşar Pastanesinde yapacağımız basın toplantısını provake etmek için önce buradaki toplantımızı iptal ettirdiler…
Toplantıyı Dondurmacı Cafe’ye aldık, oradan da iptal ettirdiler.
Baktık olacak gibi değil, direkt MADO’nun sahibi Mehmet Kambur’u arayıp rica ettim, Antep yolundaki MADO Evinde toplantıyı kesinleştirdik.
Ancak belediyeciler bununla da yetinmediler bu kez de kendilerine yakın buldukları gazetecileri arayarak toplantımıza katılmamalarını istediler ancak birkaç istisna hariç bunda çok fazla başarılı olamadılar. Bu iddialarımızın hepsi de ispatlıdır!
Bu ucuzlukların hepsini de kendilerine yakıştırdılar, kendilerine koca bir bravo!
Bu çalışmalar boyunca ziyaret ettiğim bir çok kişi bana şunu söyledi: “Sana oy verme konusunda zerre şüphen olmasın ancak senin yapman gereken bu seçimlerin mutlaka gizli oyla yaptırılmasını sağlamak olmalıdır. Aksi takdirde belediye olan ilişkilerimiz tehlikeye girer ve açık oylamada Zeynep Arıkan Hanıma oy vermek zorunda kalırız…”
Yani delege üstünde baskı kurulup 1940 model kafa ile oylar ipotek altına alınmış bir durumda seçime girdik, daha doğrusu giremedik.
Bütün belediyeyi seferber etmişler
SEÇİM günü belediye binasına gittiğimizde gördük ki, bütün belediye adeta bu seçim için seferber olmuşlardı. Bunun yanı sıra Başkan Poyraz’ın A takımı da yine ön plandaydı. Her delege abluka altına alınmıştı. Sanırsınız ki, belediye başkanlığı seçimine giriyoruz.
Seçim için divan başkanlığına Kültür Müdürü Seydihan Küçükdağlı’yı atadılar! Divan Başkanı sıfatıyla her türlü hukuksuzluğu yaptı ve belki de demokrasi tarihinin en rezil yönetimini sergiledi. Delege olmayan insanları delege tarafında kalkan elleri saydılar. Ki, bunların hepsi de video kaydıyla belgelidir.
Önce yürütme kurulu seçiminin hangi sistemle yapılacağı oylandı herkes gizxli olması yönünde oy kullandı. Yanımda oturan diğer aday arkadaş umutlandı ve “iyi o zaman başkanlık da gizli seçim yapılır” dedi ancak bende, “bekle, bu senaryonun bir parçası başkanlığı açık yaptırırlar.” dedim.
Sıra başkanlık seçiminin nasıl yapılacağı hususundaki oylamaya geldi. Açık oylama olsun yönünde el kaldıranlara baktığımda hemen arkamda oturan KASİAD Genel Sekreteri ve eski DYP’nin toplantılarında eline mikrofon alıp takdimcilik yapan Ahmet Görgülü’ye gözüm takıldı. O yıllarca demokrasi nutukları atan adam nasıl da kilo kaybedip zayıflamış, küçücük kalmıştı şaşırdım! Elini öyle bir havaya kaldırıyordu ki, neredeyse koltukaltı yırtılacaktı!
Mafya müziği her şeyi ele veriyordu aslında!
NETİCEDE seçimi kaybetme telaşı içinde olanlar, seçimi almak için her şeyi mübah saydılar.
“Valiyi ziyaret ettik, rektörü ziyaret ettik” şeklindeki faaliyet raporu filmi gösterilirken jenerikte “Kurtlar Vadisi” müziği çalmaya başladığında filmde geçen her karede şahsıma yapılan adaletsizlikler ve şehrimin belediyesini teslim ettiğimiz Mustafa Poyraz gözümün önüne geldi. Acaba bu müzikle özel bir mesaj mı verilmek istenmişti!
Netice olarak…
Elbette arkamda Kahramanmaraş’ın büyük şirketleri, başbakanın arkadaşları falan yok ancak kullanılan sahte oyları, feshedilen derneklere kullandırılan oyları, delege olmayanların kaldırdığı elleri sayanları hepsini vicdanı ile baş başa bırakıyorum. Fakat elbette ki bu belgeli haksızlıkların bir de hukuk yolu olacaktır!
Ancak bu adaletsizlikleri bana ve arkadaşlarıma reva görenlere hakkımızı helal etmiyoruz. Bilinmelidir ki, Allah’ın da bir adaleti var ve bu yapılanlar hiç kimsenin yanına kâr kalmayacaktır.
İlahi adalet ve hukuktan önce sanırız bu yapılanlar Sayın Başbakan’a ulaştığında en azından siyasi anlamda bunun hesabı sorulacaktır.
Konsey Başkanlığına atanan Zeynep Arıkan hanımefendiyi tebrik ediyorum.