Yönetici iseniz; yakından baktığınızda göremeyeceğiniz her şeyi tepeden bakınca görürsünüz…
İşveren iseniz; tüm yöneticilerinizin yakından görmediğiniz yönlerini, tepeden bakarak görürsünüz.
Öğretmen iseniz; tüm öğrencilerin faaliyetine tepeden bakarak hâkim olursunuz…
Buraya kadar ne kadar güzel bir yöntem; insanlara yukarıdan ya da tepeden bakmak…
Kur’an da ise; bizlere tavsiye edilen tevazu ile kibire kapılmadan yaşamak.
Evet, “tepeden bakmak” lar arasındaki farkı herkes çok iyi biliyor.
Yüce Allah buyuruyor ki; “Ey yeryüzünde kibir ile yürüyenler; ne yeri yarabilirsiniz ne de dağları düzleştirebilirsiniz.”
O halde imtihanı ağır olan insanlar olarak, haddimizi bilmeliyiz.
Bize ait olmayan donanımlarımızın; bir gün sahibine döneceğini unut mamalıyız.
Mülk; Yüce Allah’a aittir…
On metrekare evde yaşayan yüce Peygamberimiz (SAV)in, iki yüz metrekare evlere sığmayan ümmeti olarak, dikkatli yaşamalıyız.
Arap ülkelerinde 500 m2-2.000 m2 evlerde yaşayan Müslüman âlemi…
Ebeveynleri 50-150 m2 arası konutlarda 10-15 kişilik aileler olarak yaşamış bir nesiliz.
Bizler artık 150-1.000 m2 arası evlerde 2-3 kişiyle yaşıyoruz.
Yüce dinimiz israfı doğru bulmuyor.
Devletimizin her türlü sosyal desteklemelerine rağmen; çöpten ekmek toplayan insanımız yok mu?
Çocuğunu okutamayan vatandaşımız yok mu?
Akdeniz de, İç Anadolu da vs dağlarda yaşamaya çalışan, elektriği olmayan insanımız yok mu?
Nereye koşuyoruz; insanlara tepeden bakarak, komşumuzu unutarak…
“Müslümanım elhamdülillah” derken; fakiri gözetmeden yaşayarak nereye gidiyoruz?...
Makamlarımızın emanet olduğunu ve vebali olduğunu düşünmeden oturarak nereye gidiyoruz?
Yastığa başımızı koyduğumuzda, bitirdiğimiz gün ile ilgili yargılama yapıyor muyuz?
Kaç kişiden helallik almaya yüzümüz var biliyor muyuz?
“Ey yeryüzünde kibirle yürüyenler! Ne yeri yarabilirsiniz ne de dağları düzleştirebilirsiniz.” Ayetini çok okumak, beynimize kazımak, secdede hıçkıra hıçkıra okumak gerek…
Dahası namaza dururken nefsimizi katletmek gerek…