Seçmek kutsal bir görev…

Seçilmek ise; ŞEREF…

Seçimler maksat itibarı ile seçilen kişinin makamı itibarı ile makamın hükmü altındaki her şeyin makam sahibine emanet edilmesi demektir.

Partiler aslında, biz vatandaşların emaneti hakkı ile sahiplenir bildiğimiz, kadroların toplandığı, dayanıştığı toplumsal, siyasi organlardır.

Dileriz ki; emanet hakkı ile emanete sahip çıkacak partinin hükmünde olsun…

Yarınlarda Türkiye de refah, huzur, sağlık ve geçim derdi azalmış olarak yaşayan vatandaşlar olabilelim. Yani olay gidip bir zarfı sandığa bırakmak değil. Olay; arabanızı işinin ehli bir şoföre, işinizi yönetim kabiliyeti olan bir müdüre teslim etmekten çok daha mühim…

Su hayatın vazgeçilmezidir. Su içmek, yıkanmak için sel gerekli değil…

Sıcaklık üşürken güzeldir, ama yangın ısınmak için gerekli değil…

Savaş hürriyet tehlikedeyse; zarurettir. Ancak kavga gerekli değil…

Futbol taraftarı olabiliriz, ancak fanatik taraftar olmamak güzel olan. Takım yenilince kavga çıkartan taraftar iyi bir taraftar değil.

Takım oyunları da, parti taraftarı olmak da işin sonucunda taraf olmak dışında benzerlik taşımaz. Bazen Milli anlamda rakip takım taraftarı oluveririz…

Bazen seçimlerin sonucu o kadar önemlidir ki; fikrinizin partisi olmasa da DEVLET-MİLLET menfaatleri için tarafınızı o gün unutursunuz…

Artılar ve eksiler elinizde, gözünüzün önünde. Ben inanıyorum ki; bu seçim de bu yüce millet mutlaka kendi menfaatlerini terk edecek, millet menfaatine oy verecektir.

Aylardır seçim sonuçları üzerine milletin nabzını tutan araştırma şirketleri dâhil, hiç kimse sonucu bu sefer kestiremiyor…

Gerçekten de sonucu herkes merak ediyor. Ben de…

Devlet ana için vekâlet günü, devlet baba için vekâlet günü, Türkiye’nin kader günü…

Devletimiz, Milletimiz için hayırlara vesile olsun.

Oy kullanacak herkese üstleneceği vebal anlamında; Rabbim hidayet nasip etsin…

Yüce Allah sınırsız merhametini bu milletin üzerinden eksik etmesin…