Kraldan çok kralcılar…

Kendini bulunduğu konumun üstünde sananlar…

Zaman zaman ilginç durumlarla karşılaşıyoruz.

**

Belediyenin santralcisi ‘başkan’ rolüne soyunur.

Bir polis memuru aniden ‘emniyet müdürü’ olur.

Valilikteki bir birliğin müdürü kendini ‘vali’ ilan eder.

Bir sekreter, asistanı olduğu müdürün yerine geçiverir.

Olur da olur.

Bakkalın çırağı, bakkallık yapar.

Fırıncının hamurcusu, kendini usta sanır.

Sıvacının amelesi, bir anda mala ile gösteriye başlar.

Vay halimize vay…

**

Sağlık teşkilatı, geçen yıllardan itibaren yeniden yapılanmaya başlandı.

Bu kapsamda il sağlık müdürlükleri üçe ayrıldı.

1. Sağlık İl Müdürlükleri.

2. Halk Sağlığı İl Müdürlükleri.

3. Kamu Hastaneleri Genel Sekreterlikleri.

Kahramanmaraş, bu yapılanmayı çok hızlı gerçekleştiren illerin başında geliyor.

Dr. İlker Çitil, sağlık müdürlüğünün başında kaldı.

Dr. Ahmet Yener, halk sağlığının başına getirildi.

Dr. Kamil Türkmen de, kamu hastanelerinin genel sekreteri oldu.

Yaklaşık bir yıldır da bu görevlerini sürdürüyorlar (Türkmen, henüz 67- aydır bu görevde).

**

Teşkilatların gücü, vatandaşla ve diğer kuruluşlarla ilişkileri ile ölçülür.

Özellikle de basınla ilişkilerini sağlıklı tutamayan teşkilatların yöneticileri zaman içerisinde kaybolup gidiyor.

Ardında bir eser bırakmadan, bıraksa da üç beş yakını dışında kimse bilmeden…

Halk ile, kuruluşlar ile eğer sağlıklı bir ilişki kurabiliyorsanız, güçlüsünüz.

Yoksa sizi ‘himen’ yapacak gücü hiçbir zaman yanınızda bulamazsınız.

Zaman içerisinde de güçsüzleşir, cılızlaşır kalırsınız.

Sadece sabah 8, akşam 5 mesai ve aybaşından aybaşına maaş peşinde koşarsınız.

Maalesef böyle.

Bu geçmişte de böyleydi, bugünde böyle, gelecekte de böyledir.

**

Sağlık teşkilatı, Kahramanmaraş’ta gücünü her geçen gün kaybediyor.

Ne sağlık müdürlüğünün, ne halk sağlığının, ne de kamu hastaneleri genel sekreterliğinin basın ile ilgili sağlıklı bir ilişkisi yok.

Kamuoyu bilgilendirilmiyor.

Sözde, her kurumda basın ile ilgili bir çalışanı var. Ama bu çalışanların da basın ile ilgili bir diyalogları yok.

Eksik-gedik bilgileri, olur olmaz resimlerle gazetecilerin maillerine göndermekle iş bitmiyor.

Bu çalışanları basın ile diyaloga açık olmaları gerekir.

Hadi onlar olmadı, kurum yöneticilerinin sekreterlerinin sağlıklı diyalog kurması gerekir.

Hadi onlar da olmadı, kurum yöneticilerinin kendilerinin olması gerekir.

Ama maalesef, Kahramanmaraş’ta öyle değil.

**

Sağlık müdürü, kaç kez basın ile bir araya gelip bilgilendirme yaptı?

Halk sağlığı müdürü, kaç kez basınla bir arada oldu?

Kamu hastaneleri genel sekreteri, kaç basın mensubu ile karşılaştı?

Bir, iki, üç…

Çok zor ama hadi dört.

Hal böyle olunca da, bilgi eksikliği ve sıkıntılar hem basını hem de kurumları sıkıntıya sokuyor.

Basın; halkın sesi, halkın gözü, halkın kulağıdır.

Siz halkın sesini duymaz, halkın gözüne bir şeyler göstermez ve halkın kulağına bir şeyler duyurmazsanız, yani halkı yok sayarsanız vay halinize…

**

Dün, bir haberle ilgili düşüncelerini almak üzere Necip Fazıl Şehir Hastanesi yöneticisi Opr. Dr. Semih Yancar’ı aradım.

Sabit numaradan.

Telefon açıldı. İki çaldıktan sonra, ‘…. Dahili numarayı biliyorsanız tuşlayınız, aksi takdirde operatör yardımı için bekleyiniz…” kaydını dinledim.

Sonrasında uzun uzun yeniden çalmaya başladı telefon.

Sonuçta santral operatörü bir bayan çıktı, ‘buyrun’ dedi. Ben de ‘Semih bey ile görüşeyim’ dedim.

Yeniden bir bağlana operasyonu başladı.

Bir süre sonra bir başka bayan çıktı.

Sanırım Dr. Semih beyin sekreteri.

Kendini tanıttım, Semih Yancar ile görüşmek istediğimi bildirdim.

Konuyu sordu, ‘sistem arızası’ dedim.

Başlattı anlatmaya.

Şaşırdım.

Çünkü, ben yönetici ile görüşmek istedim.

Kendisine sormadım.

Bunu da söyledim.

Ivır zıvır etti, görüştürmedi.

Kapattık telefonu.

**

Anladık ki, hastaneyi yönetici değil yöneticinin sekreterleri yönetiyor.

Sadece hastaneyi hastane yöneticisi yönetmiyor, poliklinikleri de tıbbi sekreterler yönetiyor.

“Neyin var?”

“Niye geldin?”

Falan filan, filan falan…

Eee..

Ne demişler:

“Horozu çok olan yerin sabahı geç olur…”

Öyle ya:

İki tane sağlıktan gelen vekilimiz var (Yıldırım Ramazanoğlu, Sıtkı Güvenç).

Üç tane de sağlık yöneticimiz var.

Semih bey ne diyecekti bilmiyorum.

Böyle olunca Kamil beyi de aramadım. Çünkü, bakarsınız Kamil beyin sekreteri de kendi açıklama yapmaya kalkar.

Neme gerek.

Hem bu sıkıntıyı niye dile getiriyorum ki.

Bu yöneticileri kim atadı?

Siyaset.

Siyaseti kim iktidar yaptı: Halk.

O zaman:

Yandın halkım, ağlayanın yok.