AKŞAM eve mi geldim…

Eski Sanayiye mi geldim,

Yeni sanayiye mi,

Yoksa Dingo’nun ahırına mı geldim bellisiz…

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi’ne, bu sütunlardan duyurayım bari. Büyükş ahır demedim haaa!

 Dulkadiroğlu köyümüzün yetkilileri de belki ilgilenir!

Mehmet Şimşek; “Asgari ücrette, gelişmekte olan ülkeler arasında... " diye bir cümle kurdu. 

Tayyip Erdoğan, Dulkadiroğlu’nda ikamet etse ve bizim evde otursa, en iyimser ihtimalle; “Sevsinler senin gelişmeni” derdi. 

Bir aklı evvel, "Büyükşehir’e hakaret etmişsin” diyebilir belki.

Hodri meydan.

Ben ahırların, yaşadığım (teoride) kentten daha düzenli olduğunu, Sağımhane ile gezme alanlarının ayrı olduğunu ispat edebilirim.

Peki Kentin yöneticileri?

Mesken alanıyla, sanayinin ayrı yerlerde olduğunu ispat edebilirler mi?

Kimse depremi bahane etmesin.

Depremin üzerinden bir yıl geçeli çok oldu, ikinci yıl dolmak üzere.

Zaten Kanuni Mahallesindeki bu “ucube” ve “çarpık” yapılaşmalar, depremden epey önce başladı.

Türkiye 'de siyasi olarak, siyasi ittifaklar anketlerde dengeyi gösterince, (%50 -%50)

İktidarın, Şevki Yılmaz benzeri üst akıl hocaları "Az olsun siyasal islamın olsun, bunun için her yol mübah” benzeri bir boşluk açınca…

Elinde bir oyu bile olana gün doğdu.

Devlet nizamı oyuncak oldu.

BUNU ONİKİŞUBAT’TA YAPABİLİRLER Mİ?

OYUN var mı?

Var.

İktidar partisinde dayın var mı?

Var.

Öyleyse yanlış gören benim.

Kralımın üzerinde son moda elbise var.

Evimin yanında da "Langır lungur” bir sanayi işletmesi değil!

Aynı bizim evlerimiz gibi, iki katlı konutlar var. (!)

Mesela bunu Onikişubat bölgesinde yapmaya cesaret edebilirler mi?

Mesela bunu NFK civarında yapabilmeye cüret edebilirler mi?

Her dayının dişi Dulkadiroğlu’na geçiyor.

 “Dişimiz anca garibana geçer” diye niyetlenmiş demek ki kardeşlerimiz (!)