Türkiye Nisan ayından bu yana tarihinin en ağır krizlerinden birisiyle karşı karşıya. Türk Lirasının aşırı değer kaybı henüz etkisini piyasalarda göstermese de, önümüzdeki 2-3 yıllık dönemin çok zor ve çok ağır ekonomik şartlarda geçeceğini kesinleştirdi diyebiliriz. Örnek olarak bir tablo paylaşmak istiyorum.

MUSTAFA SEYİTHANOĞLU YAZI FOTOĞRAFI

Yukarıdaki tablo 1990-2018 yılları arasını yıllık, 2018 yılını ise aylık olarak göstermektedir.

Mavi çizgi 1990 yılından bu yana asgari ücretin Türk Lirası cinsinden değerini,

Kırmızı çizgi 1990 yılından bu yana Doların TL cinsinden değerini

Sarı çizgi ise yine 1990 yılından bu yana brüt asgari ücretin Dolar karşılığını bizlere vermektedir.

Türkiye 90’lı yılların sonunda 1 asgari ücretli çalışanına yaklaşık 200 $ civarı asgari ücret verirken, 2002 yılındaki seçimlerin akabinde, AK Parti iktidarının sağladığı normalleşme ve gelişme sayesinde 2008 yılına kadar kişi başı asgari ücreti 536 $’a kadar çıkarmayı başarmıştı.

2008-2014 yılları arasında yaşanan küresel krizin etkisi ile Türkiye’de 2009 yılında asgari ücret $469’a düşmüş, ancak ABD’nin parasal genişleme politikalarından kaynaklı yoğun “ucuz para” döneminin sonunda uğradığı kaybı geri toparlamıştı. 2014 yılına gelindiğinde asgari ücret $545 seviyelerini hala korumaktaydı.

NEGATİF AYRIŞMA

2014 yılı itibariyle yapılan yapısal hatalar, içeride yaşanan siyasal krizler, Ortadoğu’da yaşanan savaşlar ve küresel ticaret çekişmelerinin neticesinde Türkiye 2014-2017 yılları arasında durağanlaşma 2018 yılı itibariyle ekonomik olarak negatif ayrışmanın içerisine girmiştir. Bu negatif ayrışmayı ay ay izleyecek olursak;

2018 Ocak Ayında Kişi Asgari Ücret; $536,90

2018 Nisan Ayında Kişi Asgari Ücret; $511,20

2018 Haziran Ayında Kişi Asgari Ücret; $436,45

2018 Temmuz Ayında Kişi Asgari Ücret; $440,23

2018 Ağustos Ayında (1 Ağustos) Kişi Asgari Ücret; $413,34

Şu an kişi başı asgari ücret ise ( 9 Ağustos tarihinde bu yazıyı yazarken dolar kuru 5,55 idi) $365,67

Seviyelerine gelinmiştir. (Türkiye’de en son kişi başı asgari ücret 2006 yılında $352 dolar seviyelerindeydi.)Özetleyecek olursa yılbaşından bu yana asgari ücretli bir çalışan, dolar cinsinden gelirini %33 oranında kaybetmiştir.

Bunun handikapları nedir? isterseniz çok kısa ondan da bahsedeyim.

Evde ısınmak için kullandığımız doğalgazdan, elektrik üretiminde tüketilen doğalgaza. Bindiğimiz arabadan, içine koyduğumuz yakıta, kullandığımız cep telefonlarından, ekranına aldığımız ekran koruyucuya. Yediğimiz pirinçten, tükettiğimiz ete. Fabrikalarda kullanılan teçhizattan, evlerde kullandığımız led ampule, izlediğimiz televizyondan, çamaşırlarımızı yıkadığımız çamaşır makinasına kadar tüm ihtiyaçlarımızı ya doğrudan ithal ediyor, ya da hammadde ithalatı ile Türkiye’de son ürüne dönüştürüp kullanıcıya satıyoruz. Dolayısıyla döviz kurundaki bu ani artışların faturasını yine bizler vatandaş olarak ödüyoruz.

Bu aşırı artış henüz enflasyona ve fiyatlara tam olarak yansımadı, bununla beraber hali hazırda içinde bulunduğumuz yaz aylarının etkisi ile turizmden dolayı ciddi bir döviz girdisi de yaşanıyor. Aynı zamanda kurban bayramının yaklaşıyor olması ve düğün sezonunun etkisi ile iç piyasada ciddi bir talep mevcut. Sonbaharın gelmesi ile birlikte iç talebin azalması, döviz girdisinin yavaşlaması ve Eylül-Ekim aylarındaki yüksek özel sektör dış borç ödemeleri sebebi ile bugün yaşadığımız kur şokunun etkilerini ne yazık ki sonbahardan sonra göreceğiz. Türkiye önümüzdeki birkaç hafta içerisinde ciddi bir yapısal reform sürecine girmez ise 2018 yılı tıpkı 2001 ve 1993 yıllarının ekonomik kriz yılları olarak anılması gibi, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki ekonomik kriz yıllarından birisi olarak yerini alacaktır.