Bu yazıda önceki yazılarımdan bazı alıntılar yapmayı düşünmüştüm. Her birini tekrar açıp okuyunca ilgili yazıların bütünlük içinde okunmasının daha faydalı olacağına kanaat getirdim. Vakti olanlara yeniden bir hafıza tazelemesi için aşağıda yazacağım bağlantılardan ulaşarak sakin kafayla okumalarını öneriyorum. Umarım ki faydalı olacaktır.

İlk olarak “15 Temmuz Vartası” başlıklı yazım… Bu yazıdaki “millet olarak rüşdümüzü ispatlama” bahsinde rezervimi hâlâ saklıdır.

Buyurun:
http://www.marastimes.com/site/?page=Articles&YazarID=9&ID=680

İkinci olarak, 15 Temmuz’un artçı dalgaları devam ederken 30 Mart 2017’de yazdığım, daha önceki bir yazıma da atıf yapan “Döküldük Bitti mi?” başlıklı yazı… ” Görelim bakalım, şelâle-i devrân neler gösterecek!.” cümlesiyle biten bu yazım da şu bağlantıdan okunabilir:

http://www.marastimes.com/site/?page=Articles&YazarID=9&ID=682

Sırasıyla gidiyoruz. 16 Nisan 2017 Halkoylamasından günler önce yazdığım yazı… “16 Nisan; Değişecekler ve Değişmeyecekler” başlığını taşıyor. Muhalefetin en son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de göster(eme)diği performansı da düşünerek bu yazımdaki tesbitlerimin isabeti ve isabetsiz yanlarıyla bir kere daha bakılmasını sağlık veriyorum.

Bu da bağlantısı:
http://www.marastimes.com/site/?page=Articles&YazarID=9&ID=683

Ve yine bahsi geçen Halkoylaması sonuçları belli olduktan sonra siyasi partilerin akıbeti (yani bugünlerdeki ahvali) konusundaki kestirmelerim. Özellikle MHP için yazdıklarıma dikkat buyurun. O yazı “16 Nisan Sonrası Öngörülerim” başlığını taşıyor.

Bağlantısı da şöyle:
http://www.marastimes.com/site/?page=Articles&YazarID=9&ID=684

Ve nihayet geçen yıl bu zamanlarda yazdığım ‘Sorunlar… Sorunlar…’ alt başlıklı, “Bizim Kurnaz İçimizden Birisidir!” başlıklı yazım. Bu yazı zamandan ve kısa vadeli konjonktürden bağımsız olarak bir türlü içinde debelenmekten kurtulamadığımız müzmin ve önemli sorunlarımıza bakışımızdaki arıza ve tutarsızlıkları irdeliyor. En başta belirttiğim “millet olarak rüşdümüzü ispatlama bahsinde rezervimi hâlâ saklı tutmamın” mesnedini oluşturan da yazıda şikayet ettiğim tutumumuzdur. O yüzden hem sorunsuz bir Türkiye isteyip hem de abesle iştigal etmek istemiyorsak bu tutarsızlığımızla yüzleşmemiz şarttır.

Dilimin döndüğü kadarıyla burada:
http://www.marastimes.com/site/?page=Articles&YazarID=9&ID=692

Eğer vakit ayırıp her birini dikkatlice okursanız, 9 Temmuz 2018 itibariyle girdiğimiz yeni dönemde Türkiye’nin nasıl bir mecraya girdiğine ve bu mecradan hangi şartla neleri bekleyebileceğimize dair önümüzdeki haftalarda yazacaklarımıza bir zemin teşkil etsin. Geleceğe umutlu mu bakacağız, kötümser mi olacağız; bunun üzerine konuşacaklarımız bir temele oturmuş olsun.

Bir de Maraş Times’a aksetmeyen “Merâmımdır” başlıklı bir -tabiri caizse- sitem yazısı vardı. onu da merak edenler ssaltunbas.wordpress.com’dan okuyabilirler. Aslında bu yazıda bugünden sonrasına ait yapacağım muhtemel değerlendirmelerin ipuçlarını da bulmak mümkün.

Hâsıl-ı kelam; aile, iş ortamı, şehir, ülke ve daha genişiyle dışımızdaki dünya biz değişmeden değişmeyecek. Bakış açımız, kendimizi konumlandırdığımız yer, paradigmalarımız… ilh. her şeyi yeni baştan gözden geçirmek ve gerekli düzeltmeleri yapmakla birlikte bu düzeltmelerin icbâr ettiği fedakarlıkları da göze almak durumundayız. Yoksa “benim oğlum binâ okur, döner döner yine okur!”